Dünyaca ünlü müelliflerin, birbirinden tuhaf garip alışkanlıkları var. İlham o denli geliyormuş!
Bakalım hangisi sizi en çok şaşırtacak ve “Yok artık!” dedirtecek?
Victor Hugo – Çırılçıplak Yazmak
Fransız Yazar Victor Hugo, kendini yazmaya zorlamak için nitekim sıra dışı bir usul bulmuştu: Üzerindeki tüm kıyafetleri çıkarıp çalışmaya başlamak!
Bunu yapmasının sebebi ise dışarı çıkmasını engellemek ve böylelikle yazıya odaklanmaktı. Sekreterine giysilerini saklamasını bile söylermiş.
Agatha Christie – Küvette Elma Yemek
Polisiye romanların kraliçesi Agatha Christie, en büyük ilhamını küvette bulduğunu söylerdi. Küvetin içindeyken elması elinde olur, suyun rahatlatıcı tesiri altında yeni cinayet planları kurgulardı.
Birçok ünlü romanını bu formda yazmaya başlamış. Kendi tabiriyle, cinayetleri suyun içinde çözmek ona çok daha kolay geliyordu.
Charles Dickens – Kuzeye Bakmadan Uyumamak
Charles Dickens, yatarken bile ilhamını etkileyecek tuhaf bir ritüel geliştirmişti: Kuzeye bakarak uyumak! Dickens, manyetik alanların insan sıhhatine ve yaratıcılığa tesiri olduğuna inanıyordu.
Bu yüzden her gittiği yerde yatak odasını tekrar düzenleyip başını kuzeye çevirecek formda uyurdu. Ona nazaran bu, zihinsel berraklığını müdafaasına yardımcı oluyordu.
Haruki Murakami – Maraton ve Ritüeller
Modern Japon edebiyatının en kıymetli isimlerinden Haruki Murakami, yazma sürecinde muhakkak disiplinli bir rutine sahip. Sabah erkenden kalkar, dört saat boyunca muharrir, akabinde maraton koşar ve meditasyon yapar.
Murakami’ye nazaran yazı yazmak bir tıp fizikî dayanıklılık gerektiriyor ve bu yüzden vücudu kadar zihnini de daima formda tutmak zorunda. İlhamı kovalarken, vücudunu de yolda tutan bir ritüel yaratmış.
James Joyce – Mavi Kalem
Modernist edebiyatın en büyük isimlerinden James Joyce, muhakkak alışkanlıklara sahipti. Bilhassa büyük mavi kalemle, beyaz önlük giyerek ve yüz üstü yatarak yazmayı tercih ederdi.
Ancak bu, takıntı değildi. Zayıf görüyordu. Büyük uzunluk kalem yazdıklarını daha güzel görebilmesini sağlarken beyaz önlük ise ışığı sayfaya daha uygun yansıtıyordu.
Friedrich Schiller – Çürük Elmalar
Alman Filozof ve Muharrir Friedrich Schiller, yaratıcı süreçte kokulara büyük değer verirdi. Bilhassa çürük elmalar! Schiller, masasında çürüyen elmalar bulundurur ve bu kokunun ona ilham verdiğini düşünürdü.
Odasının bu alışılmadık kokusu, Schiller’in zihinsel gücünü artırıyordu. İlhamın kaynağı bazen hakikaten çok garip olabiliyor!
Dan Brown – Baş Aşağı Yazma Tekniği
Da Vinci Şifresi ile dünya çapında üne kavuşan Dan Brown, yaratıcı blokları aşmak için hayli değişik bir sisteme başvuruyor: Baş aşağı asılı durarak düşünmek!
Brown bu sırada yer çekimi botu giymeyi ve düşünmek için bir egzersiz çerçevesinden sarkmayı sevdiğini söylüyor.
Ayrıca masasının üzerinde bir kum saati yer alıyor. Her saat yazdıklarını bir kenara bırakıp mekik, imtihan ve esneme hareketleri de yapıyor.
“Sen de biraz abartmışsın!” dediğiniz hangisi? Yorumlarda buluşalım.
Bu içerikleri de inceleyebilirsiniz:
