Mevsimleri tabir eden bu 4 farklı söz, birbirinden farklı kökenlerden gelmekte olup aslında ardında birçok manası barındırır.
Gelin, bu kelimelerin nereden geldiğine bakalım.
Kıştan sonraki aydınlık ve parlak aylar, bir vakitler “oruç” olarak bilinirdi.
Bu söz, günlerin uzaması manasına gelen Batı Cermen “langitinaz” sözünden türemiştir. Ayrıyeten ilkbaharın artan gün ışığı saatlerine bir göndermedir.
Bugün “oruç” sözü, Hristiyan takviminde hâlâ yaşamaya devam eder ve Hristiyanların çikolatadan yahut başka sevdikleri ikramlardan vazgeçtikleri Kül Çarşambası ile Paskalya ortasındaki 40 günlük periyodu tanımlar.
Ancak bu mevsim, 14. yüzyıl civarında kış uykusundan sonra yerden fışkıran bitkilere atıf olarak “ilkbahar zamanı” olarak bilinmeye başladı. Sonraki yüzyıllarda bu “ilkbahar” olarak kısaltıldı.
Yaz sözünün nereden geldiği, biraz meçhuldür.
Dil bilimciler, “summer” sözünün kökeninin, Eski İngilizce “sumor” dan geldiğini düşünür. “Sumor” sözü de “birlikte” yahut “bir” manasına gelen Germen “sumur” dan gelir.
Bu söz, bitkilerin ve çiçeklerin tam çiçek açtığı yılın en sıcak ve en ılıman zamanını tanımlamak için kullanılır.
Yaz ile kışın ortasında kalan aylar, yüzyıllar boyunca çeşitli isimlerle anılmıştır.
Bunlarda en dikkat çekenleri; sonbahar, güz ve hasattır. Yılın bu vakti, 12. yüzyıla kadar “hasat” olarak biliniyordu. Bu da kış ayları için içeride saklanmak üzere ilkbahar ve yaz aylarında yetiştirilen mahsullerin hasadını ifade eden uygun bir isimdi.
“Hasat” sözü ise “toplamak ya da koparmak” manasına gelen Eski İskandinavca “haust” sözünden gelir ve bugün hâlâ çiftçilikle ilgili olarak kullanılan yaygın bir sözdür.
Bu mevsimin sonbahar olarak tanımlanması, ilk defa 12-14. yüzyıllarda ortaya çıkar. Sözün kökeni Fransızca ‘automne’ sözüne, Eski Fransızca “sutumpne” sözüne ve Latince “augere”’ fiiline benzeyen Latince “autumnu”’a kadar uzanır ve “artırmak” manasına gelir.
Kış sözünün kökeni de yaz üzere bir ölçü meçhuldür.
Bu mevsimin isminin, Germen “wentruz” sözüne dayandığı düşünülüyor. Bu da Proto-Hint-Avrupa lisanında “ıslak” manasına gelen “wed-” yahut “beyaz” manasına gelen “wind” sözünden türemiştir.
Islak, rüzgâr ve karın beyazına atıfta bulunan bu sözlerin, en azından bugün bildiğimiz formuyla kışın tarifine evrilmesi mantıklı gözüküyor.